Soğuk Savaş kapıdayken NATO, Türk savunma sanayisi ve Baykar

Soğuk Savaş kapıdayken NATO, Türk savunma sanayisi ve Baykar

Türk savunma sanayisinin yükselişi dünyanın çatışma dönemine girdiği bir evreyle kesişti. Baykar’ın yükselişiyse, robotik harp ve dron çözümlerinin giderek daha güçlü bir yer tuttuğu savunma teknolojileri trendleriyle kesişiyordu.

Türk savunma sanayisi trendlerine ve özellikle Baykar gibi söz konusu ekosistem içerisinde kritik role sahip aktörlere objektif ve analitik yaklaşabilmek için öncelikle küresel savunma konjonktürünü hassasiyetle değerlendirmek gerekir. Bu açıdan bakıldığında, dünya oldukça tehlikeli bir yer haline geldi ve bu durum giderek artma eğilimi gösteriyor. Soğuk Savaş sonrası barış dönemi, yerini hızla yeni bir çatışma aşamasına bırakıyor. Genel olarak Türk savunma sanayisinin yükselişi tam da böyle bir konjonktürde vuku buldu. Bu yükseliş sadece Türkiye’nin askeri kapasitesi açısından değil, NATO ittifakının jeopolitik öncelikleri bakımından da kritiktir.

Özel olarak Türkiye’nin uluslararası düzeyde en çok konuşulan savunma aktörü Baykar’ın savunma teknolojileri profili ise yine küresel düzeyde teknolojik bir kırılma noktasıyla kesişiyor. Rusya-Ukrayna savaşından alınan dersler, robotik sistemlerin çok çeşitli seviyelerde giderek harp ve harekat ortamında daha yüksek belirleyiciliğe sahip olacağına işaret ediyor.

"Barış Payı" ortadan kayboluyor

Küresel askeri harcamaları ve silah ticaretini takip eden Stockholm merkezli düşünce kuruluşu Stockholm Uluslararası Barış Araştırmaları Enstitüsünün (SIPRI) son raporuna [1] göre, 2023 küresel savunma ekosistemi açısından önemli bir kilometre taşı niteliğindeydi. SIPRI verileri küresel askeri harcamaların 2023'te 2,443 trilyon Amerika Birleşik Devletleri (ABD) dolarına ulaşarak yüzde 6.8 oranında arttığını gösteriyor. Söz konusu oran 2009’dan beri kaydedilen en büyük yükseliştir. Özetle, dünyanın hızla silahlanma eğiliminde olduğunu müşahede ediyoruz.

Rusya’nın eski Sovyet alanında Ukrayna’ya saldırıları, Orta Doğu'da bölgeselleşerek şiddetini artıran ve en nihayetinde İran’ın kendi topraklarından İsrail’i bir füze ve dron taarruzuyla hedef almasına kadar varan tırmanma eğilimi ve Asya-Pasifik bölgesindeki gerilim pek çok ülkeyi barış dönemi savunma sanayisi planlamasından savaş dönemi [2] yaklaşımına geçmeye zorluyor. Öyle ki, İngiliz Savunma Bakanı Grant Shapps, Soğuk Savaş sonrası barış payının nihayete erdiğini kameralar önünde belirtti.

Pek çok aktör, silahlı kuvvetlerinin harbe hazırlık seviyelerini tahkim etmeyi ve savunma sanayisinde üretim hacimlerini artırmayı Soğuk Savaş yıllarından beri ilk defa bu denli önceliklendirdi. 11 Eylül terör saldırıları sonrası savunma ajandasını domine eden düşük yoğunluklu çatışmalar, bugünlerde yerini devletler arası harbe ve bölgesel sıçrama risklerine bıraktı. Söz konusu tehdit ortamı, NATO’nun Avrupalı müttefiklerinin savunma harcamalarını 2024'te toplam 380 milyar dolar değerinde rekor [3] seviyeye çıkardı.

Çatışma alanları ve barış döneminin sonu

Ukrayna’daki durum giderek ucu açık bir savaşa evriliyor. Bu savaş aynı zamanda birçok aktörü halihazırda içine çekti. Kuzey Kore ile İran’ın Rusya’ya verdiği askeri destek, durumun ciddiyetini yansıtıyor. Nitekim, geçen yıl Tataristan’da kurulan müşterek Rus-İran dron fabrikası ve Kuzey Kore’nin Kremlin’in süregelen saldırılarına yüklü topçu mühimmatı desteği, Kremlin-Pyongyang-Tahran ilişkisinin hızla derinleştiğine işaret ediyor.

Eski Sovyet coğrafyası kadar, Orta Doğu ve Kuzey Afrika’da da gergin çatışma trendleri müşahede ediyoruz. İran’ın İsrail’e yönelik dron ve füze taarruzu, Lübnan Hizbullahı ve Yemen’de Husiler gibi pek çok İran destekli grubun dahil olduğu çatışmaların gidişatını da gösterdi. Dünyanın barış döneminden çatışma sarmalına girdiğini gösteren bir diğer emare ise Orta Doğu’daki çatışmalar dizisidir.

Eski Sovyet coğrafyası ve geniş Orta Doğu coğrafyası dışında yakından izlenmesi gereken bir diğer parlama noktasıysa Asya-Pasifik ve spesifik olarak Tayvan meselesidir. Zira Çin’in Tayvan’ı olası ilhakı, Orta Doğu'daki çatışma ortamı ve Rusya-Ukrayna savaşından farklı olarak, doğrudan ABD Silahlı Kuvvetleri’nin angajmanını da gerektirecektir.

Robotik harp kabiliyetinin yüzyılı

İşte Türk savunma sanayisini ve dolayısıyla Baykar’ı, yukarıda ana hatlarıyla çizilen uluslararası konjonktürde değerlendirmek gerekiyor.

2. Karabağ Harbi muhtemelen robotik harp kabiliyetinin ve belirtilen kapsamda Baykar çözümlerinin en belirgin şekilde gözlemlendiği alanlardan biridir. Söz konusu çatışmada Azerbaycan Silahlı Kuvvetleri envanterindeki Bayraktar TB2’lerin ciddi bir muharip başarı kaydettiği görüldü. Öyle ki, 2. Karabağ Savaşı'nda silahlı insanız hava araçları (SİHA) kritik karar silahları olarak betimleyen yazılar dahi yayımlandı. Daha güncel bir örnekte ise Bayraktar TB2’lerin, süregelen Rusya-Ukrayna savaşının başlarında, özellikle Rus ikmal düzeninin akamete uğratılmasında kritik rol oynadığını gözlemledik.

Bununla birlikte, bu satırların yazarının da ABD Westpoint Askeri [4] Akademisi röportajında kullandığı üzere Baykar’ın çözüm portföyü Uçan Kalaşnikof Bayraktar TB2’nin çok daha ötesinde. Nitekim firmanın parlayan yıldızında Kızılelma gibi hava-hava muharebesi ve insanlı uçaklarla müşterek harekat (manned-unmanned teaming) icra edebilecek stratejik dron, aerobalistik füze ve seyir füzesi sertifikasyonlarıyla bir derin darbe kapasitesi geliştiren yüksek irtifa dron Akıncı, TCG Anadolu ve Japon Izumo-sınıfı [5] gibi donanma havacılığı platformlarıyla entegre kullanılabilecek katlanan kanatlı Bayraktar TB3 SİHA ve Kemankeş ailesi kapsamında geliştirilen akıllı gezici mühimmat da kritik rol oynuyor. Özetle, firmanın ihracat portföyündeki her bir çözüm, farklı konseptlere ve farklı harekat tasarılarına (CONOPS) karşılık geliyor.

Böyle bir yetenekler dizisi, Baykar’ı, uluslararası silah pazarında başarılı bir aşamaya taşıdı. 2023’te imzalanan Baykar-Suudi Arabistan [6] Bayraktar AKINCI SİHA satışı ve teknoloji transferi gibi kritik hususları barındıran ortak üretim anlaşması, söz konusu ihracat başarılarından biri. Bahsedilen anlaşmada Türk SİHA üreticisi Baykar, ABD’nin Kongre’nin bürokratik refleksleri nedeniyle silahlı stratejik dron sistemleri satamadığı, bundan yararlanan Çin’in domine ettiği bir pazardan karlı bir pay aldı. Türkiye’nin bir NATO ülkesi olarak oldukça kritik bir pazarda Pekin’i dengelemesi, hem siyasi hem de askeri açıdan anlamlı.

Kaynak:Anadolu Ajansı

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.